Pazaryerleri güzel tezgahlardır ama hiçbir zaman size marka olmanızı vadetmezler çünkü amaçları sizi tedarikçi olarak elde tutmaktır.
Eğer üreticiyseniz ve onbinlerce yüzbinlerce stok tutmak zorunda kalıyorsanız ve markalaşmak gibi bir amacınız yoksa çok mantıklı. Ancak kendi markanızı büyütmek ve kendi tezgahınızı geliştirmek istiyorsanız o zaman sadece kendi sitenizde satışa odaklanmalısınız.
Eğer hem markalaşmak hem yüklü stoktan kurtulmak istiyorsanız ikisini birden yürütmelisiniz ama unutmayın pazar yerleri sizin markanızı sürekli baltalayacak ve ana tezgah olarak kendilerini konumlayacaklar.
Bir tane örnek veremezsiniz pazaryerinde büyüyüp oradan marka olarak çıkıp sonra kendi sitesini kuran ve başarılı olan. Çünkü her zaman pazaryerindeki satışa muhtaç bırakılacaklar.
%25 komisyonla satış yaptığın ve tamamen tezgahın sahibinin kurallarına tabii olduğun bir yer mi, minimum 1’e 5 aldığın yan, en fazla %20 reklamla ilerlediğin kuralları senin belirlediğin kendi siten mi?
%25 komisyon demek 1’e 4 kazandırmak demektir. Eğer kendi sitende bunun üzerinde kazanıyorsan pazaryerine ihtiyacın yoktur. Tabi sektörden sektöre değişkenlik gösterebilir, ürün başına satış fiyatı 250 TL üzeri olan veya elektronik olan bir ürün için insanlar genelde güvenilir liman olan pazar yerlerinden alışverişi tercih eder.
Bu da kendi sitenizde 1’e 4’den daha düşük ciro yapacağınız anlamına gelir, bu tür durumda pazaryeri mantıklıdır.
Başarı ticaridir, sadece reklamla veya danışmanlıkla gelecek bir hikaye değildir. Pembe bulutlar çizmek kolaydır ama işin gerçeği maalesef hiçbir zaman garanti değildir.